iyi günler,
aracı yeni aldım. daha doğrusu kredisi plakası derken hala elime geçmedi. bu pazartesi inşallah elimde olucak. aldığımda ve kullanmaya başladığımda daha detaylı görüşlerimi aktarabilirim ama şimdilik sadece test sürüşü izlenimimi ve karar aşamasını anlatabilirim. aynı segmentte bir kaç arabaya baktım.
bunların arasında ilk önce ve görüntüsüyle beni mest eden mitsubishi asx vardı. ama aracı gördükten ve içine bindikten sonra resmen sükutu hayele uğradım
. işçilik ve malzeme kalitesi bir fiat'a yada clio'ya biniyormuşum gibi hissettirdi. bu kadar güzel bir araçta bu kadar kötü malzeme mitsubishinin attığı bir kazık olmuş ve bence yazık olmuş. tamam bir jaguar değil belki ama ne yazık ki bir fiat da olmamalıydı. bir de bayilerin elinde kalan 2011 modelleri satma çabaları biraz işkillendirdi beni. sen her iki modeli de göster müşteri hangisini isterse onu alsın. kasımda 2013 modelleri geldiğinde de 2012leri satmak için aynı politikayı izleyecekler zannımca. neyse ama asx hala içimde uhde. her ne olursa olsun yine de çok beğendiğim ve gördüğümde dönüp tekrar baktığım ve iç geçirdiğim bir araç. sonra kia sportage ve hundai ix35 'e baktım. aslında bu iki araç da listemde yoktu ama bi fikrim olsun diye gittim inceledim. mitsubishi de yaşadığım hayal kırıklığı beni ne kadar sarstıysa bu araçları incelerken anladım ki benim bunlar da gönlüm yok ve hiç alıcı gözüyle bakmıyorum bu araçlara. o yüzden ne yazsam önyargılı ve taraflı olacak yazdıklarım.
sonra aynı segmentte vw tiguen var ama onun da görüntüsü hiç de reklamında söylediği gibi elit gelmiyor bana. deneme sürüşü yapmadım ama aracın içi fena sayılmaz.
sonra gittim subaruya. xv de subaru kendini aşmış gerçekten. malzeme kalitesi ön taraftaki soft tuch çok ama çok başarılı bence. 4 yıl önce kardeşimin 2001 model clk'sına binerken de aynı şeyi düşünmüştüm. dış görünüşü sert, erkeksi ve sportif. detayları çok iyi düşünülmüş. arka koltuklardaki diz mesafesi gayet yeterli. aracın yerden yüksekliği forester ile aynı(22cm) ama aracın boyu kısa. sanırım rüzgar direncini düşürsün ve ağarlık merkezini yükseltmesin diye. sürücü koltuğuna oturduğunuzda araç size hadi gidelim diyor. aracın genişliği insignia ile hemen hemen aynı. (belki de şu an kullandığım araç yaris olduğu için bana öyle geldi;)) aracın içinde hep siyah renk kullanmışlar, sordum gözü yormasın diyeymiş. ama karanlık ve gösterişsiz duruyor bence. açık renk, krem ya da gri uygulamalarla bence hem daha ferah hem de daha kaliteli bir his uyandırmaları iyi bir tercih olabilirmiş. en boş paketinde bile güvenlik donanımı aynı. bu da bana kullacısına verdiği değerin göstergesi gibi geldi. ne jantla oynuyo ne de abs, esd, immobilizer vs. gelelim test sürüşüne test aracı elegance otomatikti. deniz mavisi ama rengi, lacivermiş de güneşte solmuş gibi duruyor. otomatik vites hiç sevemedim. aracı başkası kullanıyomuş gibi geliyor bana. elim sürekli vites topuzunun üstünde sol ayağım da habire boşluğu tekmeliyor. kardeşim clk'yı perte çıkarınca otomatik passat almıştı, ondan beri böyle. otomatik vitesli araba kullanırken kendimi spastik gibi hissediyorum, eli ayağı rahat durmayıp kendini sürekli kasan ve garip garip hareketler yapan bi özürlü gibiyim. neyse yine de xv'de çok daha rahattım. aracı çalıştırıp gitmeye başladığımda kendime anlamlandıramadığım bir güven geldi. aracın içinde kendimi çok güvende hissettim. araba ayakları yere çok sağlam basan bir araç. ses yalıtımını kontrol etmek için camları ve müziği kapattım, hızımı arttırdım ve 90 km/h ile çukurlara girdim. içeri ne bir ses girdi ne de sarsıntıları hissettirdi. bence çok başarılıydı. yalnız hızlanması çok vasat. sabit ivmeyle hızlanıyo ve agrasif kullanıma izin vermiyo. cvt şanzıman var. gaza sonuna kadar bassanız bile araç yine bildiğini okuyo ve aynı ivmeyle hızlanıyo. internetteki araştırmalarımda 2.0 motorlarında agrasif kullanım için bi de kulakçıklar varmış direksiyonunda. devri düşürüp ivmenizi artırarak daha agrasif ve seri kullanabiliyormuşsunuz. ha bi de simetrik sürekli dört çeker ne demekmiş anladım. meğer anlamak için kullanmak gerekmiş. bu aracı yoldan çıkarmak gerçekten çok zor(imkansız kelimesini sevmiyorum, sadece ben başaramadım diyim). motor sessiz çalışıyor ama bence keşke sesli çalışsa, allahım o ne güzel bir ses. boxer motorun kendine özgü bence çok da güzel bir sesi var, şiir okuyo sanki(biraz fazla mı abarttım ne
). start-stop da çok başarılı. hatta anlamak için devir göstergesine bakmanız gerekebilir. ben 150km/h'a kadar çıktım şehir içinde zorlanmadan. güner beyin söylemesi 180'i zorlanmadan görüyomuş araç. ben inandım. ha bu arada aracın bir eksisi de bagaj hacmi. 380lt ile sınıfının en düşük bagaj hacmine sahip. neticede araç içime sindi hoşuma gitti, sırf sunroof için premium almak gerekiyodu onunda manuel şanzımanı yoktu ama o kadar kusur kadı kızında da olur dedim ve aldım. gerçi araya bayram girği için hala bekliyorum ama olsun, bu heycanı yaşamak da güzel.
