Mitsubishi Club Turkey
http://mitsubishiclubturkey.com/

Hayat Hukuku
http://mitsubishiclubturkey.com/viewtopic.php?f=31&t=11507
3. sayfa (Toplam 3 sayfa)

Yazar:  av.ilhami [ 06 Nis 2016 15:38 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Hayat Hukuku

Inc.com'dan Adam Heitzman'ın haberine göre bir çalışanın tembel olduğunu kanıtlayabilecek 7 özellik var. Uyarıyoruz… Bu özelliklerden birine bile sahipseniz biraz değişmek isteyebilirsiniz çünkü patronun size kapıyı göstermesi çok da uzak olmayabilir. İşte tembel olmaya işaret 7 durum:

ŞİKAYET ETMEK

Eğer biri herhangi bir konu hakkında sadece şikayet ediyorsa değişiklik yapmak istemiyordur. Şikayetçi olmak üretken olmaktan her zaman daha kolaydır. Üretken insanlar şikayet etmez sadece çalışırlar.

BAHANELER BULMAK

Şikayet etmek gibi bahaneler yaratmak da üretken olmadığınızın bir göstergesi. Bazı şeyler elinizde olmayan nedenlerden dolayı yavaşlayabilir. Fakat sürekli bitmeyen işler için bahane buluyorsanız suyunuz ısınmış demektir.

ERTELEMEK

Çoğu zaman çalışanlar bir bahaneden dolayı yapacakları işleri ertelerler. Bazen de acelesi olan bir işin acelesi yokmuş gibi davranım sündürebilirler.

HERŞEYDE PATRONA KOŞMAK

Bu iki nedenden olabilir. Birincisi yapamadığınız bir iş için patrona yakındığınız zaman kısa vadeli bir sorunu çözebilirsiniz. Şikayet ettiğiniz işi patron bir başkasına verebilir. Fakat sürekli bu tip taleplerle patronun kapısını çalarsanız uzun vadede kaybeden siz olursunuz.

ÖNEMSER GİBİ GÖZÜKMEK

İş yerindeki bazı insanlar sadece patronları etraftayken işin üzerine düşer gibi yaparlar ve görünmediklerini sanırlar. Emin olun gözüküyorlar.

MOTİVASYON EKSİKLİĞİ

Bazen çalışanın tembelliğinin sebebi yetenekleri veya kapasitesi değil motivasyon eksikliği olabilir. Çalışan şirkette yapacağı yeni bir şey kalmadığına inanmaya başlarsa işleri sermeye başlar.

KİŞİSEL REKLAMI İYİ DEĞİLSE...

Çalışan yetenekli olabilir, şikayet etmeyebilir ve sorunları kendi başına çözüyor olabilir. Fakat kişisel reklamı iyi değilse yani kendini iyi satamadıysa kısa bir süre sonra o da şikayet eden personel ordusu arasındaki yerini alır.

Yazar:  av.ilhami [ 29 Nis 2016 09:37 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Hayat Hukuku

Herkese Hayırlı Cumalar:
“ZAMAN OLUR Kİ, FAKİRLİK KÜFRE YAKLAŞIR”
HADİS-İ ŞERİFİ ÜZERİNE
Allah’a mutlaka kul olmak isteyen ona iyi inanır. Ve her işini O’na teslim eder. O kul, bilir ki, rızık babında Allah kefildir. Yine okul kanaat getirmiştir ki, kendine ulaşan iyi bir iş, ilâhi fermandan habersiz değildir. Her hangi bir fena hal de kaderi ilâhinin iktizasıdır.

Bilhassa şu ilâhi vade kopmaz bağlılığı vardır:

- “Bir kimse Allah’ın emirlerine bağlı olur ve ondan korkarsa, ona güç yollar kolay olur. Bilmediği yerden rızık kapıları açılır. Kendisine tam tevekkül edene Allah yeter.”

İman sahibi daima bu ayeti okur ve manasına göre ruhi inşirah duyar. Bolluk devrinde bunu böyle bilir. Zaman olur, hikmet icabı bir imtihan belirince derhal sızlanmağa başlar, ağlar, feryad ederse bu hal onun tam bir iman sahibi olmadığını gösterir. O kimse bilmez ki, kader-i ilâhi ağlamakla, sızlamakla şekil değiştirmez. O zavallının bu acıklı hali Peygamber S.A efendimizin:

- “ Fakirlik zaman olur ki küfre yaklaşır.”

Hadis-i şerifinin manasına girer.

İman sahibi, hangi felaket olursa olsun, sarsılmaz ve maneviyatını bozmaz. İyi inanmıştır ki: Herşey muvakkattır. Dünya muvakkat olduğu gibi, onun imtihan devresi de muvakkattır. Yine kalbini Allah’a bağlayan bilir ki: Allah istediği an kimseden belayı kaldırır. Bu Allah’ın lütfudur. Bir gün gelir, kendisinin de imtihan devresi biter; afiyet ve bolluğa kavuşur. Daima şükreder. Hamd eder. Sena eder ve bu hal, Allah’a kavuşuncaya kadar sürer...

Bu haller gösterir ki, ilâhi imtihanlar iki yönden tecelli eder. Biri; iman sahibinin imanını arttırmak, diğeri ise; zayıf imanlının maneviyatını bozmak. Şayet o zayıf imanlı tahammül gösterirse imanı kuvvet bulur.

Allah bütün kullarına bir çok yönden bela verir. Bu belalar çoğunun felaketine sebep olur. Kul, o devrelerdeAllah’a tam bağlanmaz, durmadan itiraz eder. Allah-ü Taâlâ’yı (haşa) töhmet altına sokmak ister, söver, sayarsa.... Bu onun ebedi küfrüne sebep olur ve böylece dünyası ve ahireti berbatlaşır. Hak’ka kavuştuğu zaman ilâhi rahmetten herkesin nasibi olur; ama onun olmaz. Çünkü Rabbı ona darılmıştır. İşte Peygamber efendimiz bu hale işaret ederek şöyle buyurmuştur:

- “Kıyamet gününde en nasibsiz olan, dünyada fakir, ahirette cehennem azabına düçar olandır.”

Bu halden Allh’a sığınırız. Çünkü bu hal felakettir. Peygamber efendimiz bu fakirlikten Allah’a sığınmıştır.

İkinci şahsa gelince: O, hakkıyla inanmıştır. Allah’ın birliğine ve O’nun yapacağı her türlü eza ve cefaya razıdır. Zahirde cefa gibi görünen her halin bir nimet olduğunu iyi bilir. Onda tam bir kanaat vardır ki, sevgili kullara kavuşmak için onlar gibi yaşamak lazım. Peygamberlere varis olmak için, onların çektiği gibi cefakar olmak gerek. Düşünür: Hangi alim, hangi fazıl, hangi hakîm, hangi büyük ve nihayet hangi derviş ve hangi bende cefadan, hangi efendi zordan hâli kaldı....

Ama, ne olursa olsun Allah’a dayanan herkes kurtulur. O’na inanmış olan her imanlı dar zamanında daha geniş olur. İlâhi kement onların boynundadır. Sabır dağları onları içine almıştır. Çünkü imanları kuvvetlidir. Çünkü kadere razıdırlar.

Bu sabır ve imandır ki; onu her an şükür yoluna sevkeder. Herşeye muvafakat, kaza ve kadere ve ilâhi hikmete mebni olduğunu sezdiği her şeye boyun eğer. Bu yüzden ilâhi rahmetin en büyüğüne erer. Gündüzleri onun için bir nur kaynağı, geceler ise bir rahmet sofrası olur. Dışı hoş, içi boştur. Bu halde devam eder, tâ, Allah’a kavuşuncaya kadar... Hâdi Allah’tır...

Yazar:  tilki [ 05 Eki 2018 11:33 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Hayat Hukuku

Ne güzel bir başlıkmış yahu bu... Ellerinize sağlık... klavyenize de :)

Yazar:  av.ilhami [ 05 Eki 2018 17:20 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Hayat Hukuku

tilki yazdı:
Ne güzel bir başlıkmış yahu bu... Ellerinize sağlık... klavyenize de :)

Uzun zamandır yazmamıştım. bu yüzden yeni üyelerin haberi yoktu. bi hatırlatayım dedim. neredeyse 2.5 sene olmuş. Zaman su misali akıp gitmiş.

Yazar:  av.ilhami [ 10 Eki 2018 09:52 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Hayat Hukuku

Hayatımızda sıkıntılar/karanlıklar olursa umut ışığı olması dileği ile;

Zorluklardan mucizeler büyür. Jean de La Bruyère

Seni öldürmeyen şey, seni güçlendirir. Nietzche

Yıldızları görmek için belirli bir karanlığa ihtiyaç vardır. Osho

Beynin gücü, düşüncesinin zayıflığı kadardır. Eleanor Doan

Ne kadar çok çalışırsam o kadar şanslı oluyorum. Gary Player

Başarısızlık bir çıkmaz sokak değil, bir dönemeçtir. Zig Ziglar

Olumlu bir şey, olumsuz olan her şeyden daha iyidir. Elbert Hubbard

Başarısızlık, başarıya lezzetini katan çeşnidir. Truman Capote

Eğer şans sizin yanınızda değilse var gücünüzle çabalayın. Arnold Palmer

Eğer umutsuz olsaydı kelebek, bir günlük ömrünü uçarak geçirir miydi?

Zorluklar zihni güçlendirir; çalışmanın bedeni güçlendirdiği gibi. Seneca

Pozitif düşünceler seni yükseltir. Negatif düşünceler ise seni hep aşağıya çeker.

Her gün güzel geçmeyebilir ama her günün içinde bir güzellik mutlaka vardır.

Hayatta pişmanlık diye bir şey yok yalnızca çıkarılan dersler var. Jennifer Aniston

Olumlu ve olumsuz sadece aynı paranın farklı taraflara bakan yüzüdür. Al Schneider

En karanlık anlarımızda, ışığı görmek için odaklanmamız gerekiyor. Aristoteles

Yüzünüzü güneşe döndüğünüz zaman, gölgeler hep arkanızda kalır. Helen Keller

Hiçbir şey için geç değildir. Ne hayatınızı değiştirmek için ne de mutlu olmak için. Jane Fonda

Yaşamı seviyorsanız zamanınızı boşa harcamayın. Çünkü yaşamın özü zamandır. Bruce Lee

Düşündüğünüz, inandığınız ve güvenle beklediğiniz her şey mutlaka gerçekleşir. Jack Addington

Dünya sizi dizlerinizin üzerine ittiğinde, dua etmek için mükemmel bir konumdasınızdır. Mevlana

Başarının anahtarı ne bilmiyorum ama başarısızlığın anahtarının herkesi mutlu etmek olduğu kesin. Bill Cosby

Rahat ol sevgili ruh! Bulutların arkasında daima ışık vardır. Louisa May Alcott


Bazan söz bazan müzik daha etkilidir. Bu nedenle ilgili klibi de ekleyelim;
https://www.youtube.com/watch?v=77ygz-MC6_8

Barış manço dönence şarkısını hangi duygu ve düşünceyle yazdığını şu şekilde açıklamış;
Dönence, dünyanın iki ayrı kutbundaki meridyenlerdir ve hiçbir zaman birlikte olamazlar. İnsanın doğasında da iki zıt kutup vardır. Bu, kendisinde olmayanı arama içgüdüsüdür. Örneğin; kış mevsiminde yazın gelmesini bekler, yazın da kışı ararız. İnsanlar hiçbir şeyin tamamına sahip değillerdir. Her şeyin yarısını yaşarlar. Örneğin 12 saat geceyi, 12 saat gündüzü yaşıyoruz ama 24 saat boyunca geceyi veya gündüzü yaşamıyoruz. Yani devamlı bir beklenti ve umut içinde yaşayıp duruyoruz. Bu beklenti ve umudun da sonu yok, dönüp duruyor.
İşte tüm bu düşüncelerin ışığında doğdu Dönence… Şarkının müziğini Kurtalan Ekspres’ten Ahmet Güvenç ve Celal Güven yaptı. Aslında “Dönence” yoruma açık bir parça… Çünkü bizim dinleyici kitlemiz çeşitli kesimlerden oluşuyor. Bu çeşitli kesimlerden gelen insanlar da bu parçadan kendilerine göre bir sonuç çıkarıyorlar. Zaten arzu ettiğimiz, bu soyut şarkıdan herkesin kendi somut sonuçlarını çıkarmasıdır....

Yazar:  tilki [ 10 Eki 2018 14:33 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Hayat Hukuku

Tebrikler abi,

diğerleri gibi özellikle Şu söz çok hoşuma gitti : " Dünya sizi dizlerinizin üzerine ittiğinde, dua etmek için mükemmel bir konumdasınızdır. Mevlana"

birde barış abinin şu şarkısını alıntılayalım :

Adem oğlu kızgın fırın Havva kızı mercimek
Mercimek fırın yan yana fazla söze ne gerek
Deli gönül sevdi mi istemez yorgan döşek
Adem oğlu kızgın fırın Havva kızı mercimek

Yazar:  canztr [ 11 Eki 2018 09:59 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Hayat Hukuku

En önemlisi hayatı dolu dolu yaşamak. Ben öyle yapıyorum mesela burama kadar geldi.... :crazy:

Yazar:  av.ilhami [ 11 Eki 2018 11:13 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Hayat Hukuku

canztr yazdı:
En önemlisi hayatı dolu dolu yaşamak. Ben öyle yapıyorum mesela burama kadar geldi.... :crazy:

Vicdanı ve aklı olan İnsan dolu olur zaten: bu yüzden "Boş İnsan" tabiri var. güzel bir söz aklıma geldi: "havadan nem kapanlar neyse de yağmurda ıslanmayanlara ne demeli!" bizim meselemiz (özellikle bu başlık) bu doluluğu taşımak için kapasite ve dayanma gücümüzü arttırmak. bunun en başta -bildiğim kadarıyla- çaresi, okumak daha sonra da okuduğunu yaşamak. Uygulanmayan bilgi sadece -benim gibi- ukela yapar o kadar.
meseleler buramıza kadar geldiğinde en acil çözüm:
Resulullah (sav) bize buyurmuştu ki: "Biriniz ayakta iken öfkelenirse hemen otursun. Öfkesi geçerse ne ala, geçmezse yatsın."
https://www.youtube.com/watch?v=WBCiQTk5knY
uzu vadede ise tabiki Sabır ve sabrederken bazı şeyleri yapmak. en başta bakış açısını değiştirmeye çalışmak

Yazar:  av.ilhami [ 11 Eki 2018 11:26 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Hayat Hukuku

Doluluğu taşımak için kapasite arttırmak deyince aklıma gelen bir hikaye (farklı versiyonları var ama muhim olan asıl değil fasıl/mevzu);

Bir adam kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi birşey yapmış olmak için bunu Hacı Bektaş Veli’nin dergahına kurban olarak bağışlamak ister. O zamanlar dergahlar aynı zamanda aşevi işlevi görüyordu. Durumu Hacı Bektaş Veli’ye anlatır ve Hacı Bektas Veli helal değildir diye bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam mevlevi dergahına gider ve aynı durumu Mevlana’ya anlatır. Mevlana ise bu hediyeyi kabul eder. Adam aynı şeyi Hacı Bektaş Veli’ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana’ya bunun sebebini sorar.

Mevlana şöyle der: – Biz bir karga isek Hacı Bektaş Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir.

Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş Dergahı’na geri gider ve Hacı Bektaş Veli’ye, Mevlana’nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş Veli’ye sorar.

Hacı Bektaş da şöyle der: – Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana’nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin( yüksek kapasiteli) gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir.

(Farklı fikirlerin birbirine bu hoşgörüyle bakmasına ne kadar çok ihtiyacımız var !!!)

Yazar:  av.ilhami [ 12 Eki 2018 08:55 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Hayat Hukuku

Hayırlı Cumalar :friends:

İman sahiplerinin bazen mihnete düştükleri olur. Bunun bazı sebepleri vardır. Daha doğrusu buna hikmet icabı demek yerinde olur.

İman sahibinin mihneti bir nevi lütuf sayılmalıdır. Hiç olmazsa Allah’ını (CC) hatırlar, dua eder. Duası makbul olur. Belki bir an için gaflete düşmüştür. Gelen ufacık bir mihnet çok iyi nimetlere sahip ol­maya sebep olur.

Sonra insan niçin duadan kaçınsın? Ve niçin Al­lah’ını (CC) unutsun? İşte unutunca ufacık bir uyarma ameliyesi yapılır. Haliyle iman sahibi bunun nere­den geldiğini hemen anlar, dua eder. Elbette o za man dualar makbul olur. İlahi lütuf ve kerem kapılan açılır.

Allah (CC) hiçbir kulun duasını karşılıksız bırakmaz. Burada olmasa da öbür alemde karşılığını verir. Haliyle bu arada kaderin de icabı yerine gelir. Bunu da unutmamak yerinde olur.

Anlatıldığı gibi bazı ufak tefek mihnetler başa geldiği zaman edep ve terbiye dışına çıkmak yersiz olur. Bir bela gelince insan kendini kontrol etmelidir. Günahını araştırmalı ve onu gidermeye gayret etmelidir.

Bir güç işe düşüldüğü zaman günah yollarını değil, sevap işleme yollarını aramak yerinde olur. Bir günah işleyince nasıl olsa işlendi diye öbürlerini sıraya koymak yerinde olmaz. Hele kader bahsinde uygunsuz yol tutmak, hiç de bir Müslümana yakışır şey değildir.

En uygun yol, dua yoludur. Bela geldiği zaman dua etmek, Allah’a (CC) yalvarmak, günahlarına tevbe etmek hepsinden iyidir.

Doğru yola hidayet eden ve en iyisini bilen yalnız Allah’tır (CC).

Yazar:  tilki [ 15 Eki 2018 14:58 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Hayat Hukuku

Amin :)

Yazar:  av.ilhami [ 16 Eki 2018 10:04 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Hayat Hukuku

Dr. Osman müftüoğlundan ;
Bugün “iyi hayat notları” başlığı altında farklı kaynaklardan not aldığım bazı tavsiye ve bilgileri sizinle paylaşmak istedim. Hazırsanız, buyurun...

Ders 1
Mutluluk küçük şeyleri fırsata çevirme becerisidir.

Ders 2
Kaybettiklerinin kazancın da olabileceğini unutma.

Ders 3:
Konuşmaya başlamadan önce şu 4 şeyi düşün:
- Gereği var mı?
- Şefkat de içeriyor mu?
- Birini incitebilir mi?
- Sessizliği bozacak kadar değerli mi?

Ders 4
Dinleten değil dinleyen, yargılayan değil anlayan, eleştiren değil hoş gören, dövüşen değil bölüşen ol!

Ders 5
Sabır öfkeden, nezaket nefretten daha iyidir.

Ders 6
Hiçbir meyve çiçeğini göremez.

Ders 7
Her tohum kendi toprağında yeşerir.

Ders 8
Eğer basit ve anlaşılır bir şekilde ifade edemiyorsan, yeteri kadar anlamamışsın demektir.

Ders 9
Gerçek dost iyi günde davetle kötü günde kendiliğinden gelendir.

Ders 10
Her gün yeni bir başlangıçtır. Doğrusu her günü hatta her anı hakkıyla yaşamaktır.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/osm ... i-40987485

3. sayfa (Toplam 3 sayfa) Tüm zamanlar UTC + 3 saat
Powered by phpBB® Forum Software © phpBB Group
https://www.phpbb.com/