Bu gece saat 02:45'te tam olarak arabamı stop ettim ve yatağıma girdim
İstanbul hikayem ise şu şekilde oldu. Cuma akşamı saat 17:00'de yola çıkmayı planlarken saat 18:00'de ancak yola çıkabildim. Buna etken olarak yeni aldığım Piranha Explorer GPS'in cam vantuzuna yerleştiremem olmasıydı. Ve bir kaç yol hazırlığı yapmam oldu. GPS'i ilk gün cam vantuzunun yuvasına güzelce oturttum. Ama nedense yola çıkmadan evel bir türlü oturmadı o mekanizma. O kadar zorladım ki artık kırılacak gibi oldu. Sinir oldum kısaca. Yaklaşık 30 - 40 dakika bu şekilde uğraştıktan sonra tekrar eve çıktım. 2 tane küçük lastik aldım ve bu lastikler vasıtasıyla cihazı cam vantuzuna yerleştirdim. Bu şekilde yola çıktım. Giderken bir çok yerde özellikle Balıkesir'e kadar yol çalışması nedeniyle ayrılmış yoldan tek şerit gidiş geliş sağlanıyordu. Akşam gün batana kadar 90 - 100 km hızlarda kullandım aracı. Saat 21:00'de sanırım Susurluk'ta yakıt alıp birşeyler yedim. Yakıt alırken yakıta gene 0.06 TL zam geldiğini öğrenmiş oldum. Buna rağmen yol bilgisayarından baktığımda aldığım mazot ile gene 0.169 TL gibi km başına bir tüketim gerçekleştirmiştim
Neyse ben birşeyler yiyip hareket edene kadar hava iyice karardı. Susurluktan sonra biliyorsunuz Bursa'ya kadar ip gibi dümdüz yol
100 - 110 km'den aşağı bir hızla gitmedim. Navigasyonda Susurluk'tan çıktıktan 30 dakika kadar sonra camdan yere düştü. Nedenini anlamadım. O kadar çukur yolda yoktu.
Bursa'dan sonra navigasyona uyduğum için ana hatlar yerine beni Yalova'dan sonra tepelere tırmandırdı. Gece saat oldu 00:00. İnsan geçmeyen yollardan gidiyorum. Allah'ıma dualar ederek yola devam ettim
Neyse yaklaşık 1 Saat bu şekilde yol aldım. Ara yollardan falan taa tepelere çıktım, havada dolunay, denizde yakamoz görüntüsü mükemmel bir atmosfer ve hava sıcaklığı 14 C'ydi. Daha sonra İzmit'e inmeye başladım. Sanırım tepelere çıkarken 1000 metrelik bir rakıma ulaşmıştım. Aşağıya 2. vites sürekli fren yaparak indim. İnişin bitmesine 5 dakika kala el freni lambası yandı ve sesli uyarı verdi. Hiç bilmediğim ücra yerlerde aracın sorun yaratmaması için dua etmeye başladım
Neyse İzmit sahil yoluna indim. Kırmızı ışıkta beklerken el freni lambası söndü. Sanırım balatalar çok ısındığı için yanmıştı lamba. Yola devam ederken saat 02:00 sıralarında İstanbul Otobanına girdim. Uykusuzluğun verdiği yorgunlukla zar zor araç kullanırken bir anca yolun bitmesi için gaza baya yüklendim. 150 - 160 km hızlarla otobandan çıktım E-5 e girdim. Şunu anladım ki otobanda araç kullanırken uyumamak gerçekten zor birşeymiş. E-5'te Ümraniye taraflarına giderken. Bir benzinliğe uğrayıp ihtiyaç molası verdim. 02:45 gibi istediğim yere navigasyon sayesinde sorunsuzca ulaştım. Her ne kadar lastiklerle de monte etmiş olsamda beni mahcup etmedi bu cihaz. Hemde aldığımın ertesi günü ilk defa İstanbul yolunda test ettim
Daha önce kendi mahallemde bile denememiştim
Sabah 07:00 civarında arkadaşımla Bakırköy'den yola çıktık. İlk önce Bakırköy Sahili'nde oturduk yürüdük. Sonrasında ise navigasyona Gülhane Park'ını girip Ayasofya, Sultan Ahmet ve Gülhane parkını gezdik. Sonrasında Bayrampaşa civarına gittik. Lunapark aradık durduk. Navigasyon sayesinde 3 tane Lunapark bulduk ama 3'de çalışmıyordu
Neyse zaten bu benim fikrim değildi o yüzden çok umursamadım. Bayrampaşa'dan Kız Kulesi'ne gittik.
Gene navigasyon sayesinde hiç zorlanmadan elimde koymuş gibi istediğim noktaya uğradım. Kız Kulesi'ne gidip döndükten sonra öğle yemeği için tekrar Bakırköy'e dönüp birşeyler yedik. Sonra Sahilde birşeyler yürüdük. Saolsun çingenelerden ve diğer satıcıları terslemekten ben bıktım onlar terslenmeden bıkmadı. Mübarek köprü gişesi her gittiğin yerde karşına çıkıyorlar. Neyse Bakırköy'de aracımı BEDAVA park ettiğim bir sokak arasından alıp yola çıktıktan sonra İstanbul Caddesi'nde baktım direksiyonum sağa çekiyor. Acaip bir şekilde hemde. Trafiğin o kadar sıkışık olduğu ve gıdım gıdım ilerlediği yolda aracı zar zor sağa çektim. Lastiğin patladığını anlamıştım. İndim araçtan herkes sanki ben körmüşçesine "Ustam lastik gitmiş yaa." gibi söylenerek geçip gitti. Neyse bagajda 10 - 15 gün kadar önce "ne işine yarayacak bırak böyle şeyleri" diyen ve bana gülen iş arkadaşlarıma rağmen aldığım lastik şişirici ve tamir edici sprey vardı. Çıkardım onu siboba bastım. Gelen geçen şaşırtıcı bir olay izlercesine aval aval suratıma bakarak geçmeden edemiyordu. Spreyi basmaya başladıktan 1 dakika kadar sonra lastikteki deliğin bir kursun kalemin yarısı kadar büyük olduğunu gördüm ve bu halde beklersem lastiğin en fazla 5 dakika beni idare edeceğini anladım. Neyse bütün şişeyi boşalttım. Navigasyondan en yakın lastik tamircisine baktım. 5 km gösteriyordu. Ben ise bu lastikle o kadar gidemiyeceğimi hele ki o trafikte hiç gidemiyeceğimi biliyordum. Dörtlüleri yakıp korna çalarak sanki arabada hasta varmışçasına ilerledim. 2,5 km gittim ki lastiğin havası gene azaldı. Tamamen inmek üzereyken karşı şeritteki benzin istasyonuna ilk kavşaktan dönüp girdim. Yeniden havayı fulledim ve son gaz dörtlüler yanık bir şekilde lastikçiye vardım. Lastikçiye geldiğimde lastiğin havası tamamen bitmesede sıfıra yakın bir noktadaydı
Neyse lastikçi bir fitil atarak olayı halletti. Sen dedi nasıl geldin buraya. Navigasyon ile dedim. Meraklı gözlerle navigasyonu incelediler. Beğendiler
Lastikçiden çıktım. Küçükçekmece'ye gittim. Orda da biraz oturduktan sonra Büyükçekmece Atirus'da arkadaşımla ayrıldık. Saat 19:00 falandı sanırım. Direk Kadıköy'de bir arkadaşımın yanına uğradım. Kısa bir süre görüştükten sonra fazla geçe kalmadan yola çıktım. Saat 20:00 gibi İstanbul'u terk etmeye başladım. Balıkesir'de tekrar yakıt aldım. Toplam 765 km yol yapmıştım ve 127 TL'lik yakıt ile depoyu fulledim. Hesaba vurduğumuzda km başına 0.166 TL gibi bir rakama denk geliyor. Ki İstanbul içinde gaza o kadar yüklendim ki
İnşallah ceza yememişimdir diye dualar ediyorum sürekli
Balıkesir'e gelene kadar hiç hız kesmedim hep 120 - 140 km hızlarla seyrettim. Gece yolcuğunu bundan dolayı seviyorum. Susurluk'ta da son molamı verdikten sonra gene son gaz eve ilerledim. Bugün 02:45 gibi eve geldim
45 dakikayı yolda yemek alışveriş yakıt diye çıkarsam İstanbul'dan İzmir'e 6 saat gibi bir sürede geldim. Bence gayet seri
Aracımın uzun yol izlenimlerim ise şöyle:
Gerçekten insanı yormayan ve rahat bir kullanımı olduğuna inandım bir kere daha. yol tutuşu virajlarda çok iyi fren mesafesi çok iyi. Ön cam çok kandırıkçı
Yavaş gidiyorum sanıyorum bir bakıyorum 120 km hıza çıkmışım. Bu aracı başkası kullanırken arka koltukta olmak isterdim. Amortisörlerin yaylanması harika süper derece de uyku bastırıyor insanı, bilhassa otobanda.
İstanbul ile ilgili yorumlarım:
Şehir tarihi açıdan gerçekten çok harika gezmek için ideal. Fakat trafik köprüler hariç tam benlik
Hani konvoy halinde ilerlerken sağdan soldan ani çıkışlar ani sollamalar süper
en azından benim hoşuma gidiyor. Herkes tin tin giderken sizin herkese fark atmanız güzel. İstanbul'da yakıt tüketimi hesabı yapanların köprü geçiş ücretlerini de hesaba katmaları gerekir
Sanırım 20 TL köprü geçiş ücreti verdim. 5 TL otopark parası verdim. Trafik çok yoğun. İzmir'de trafik berbat dediğim yerler şimdi hiç canımı sıkmayacak
İstanbul'da yol boşken hız sınırına pek uyan yok. Şahsen E-5'te akşam Anadolu yakasına geçerken 120 - 140 - 160 km hızlarla seyreden adete birbirleriyle yarışan bir çok araç gördüm. Şehir içindeyse bu EDS denilen denetleme sistemi çok canımı sıktı. 50 km hızla git dediği yerde 70'den aşağı inmedim. Kamerayla takip falan ediliyor mu bilmiyorum da... İstanbul'da navigasyon şart bence
Sonuç olarak git gel 1320 km yol yaptım. Bugün aracıma sahip olalı tam bir ay oluyor
Toplam yaptıpım yol 3400 km