Kayseri de Mercan Otomotiv firma sahibi Ahmet TOK tarafından geliştirilen, patentli olduğu söylenen, ortalama yüzde 30 tasarruftan bahsedilen, motorun ömrünü uzattığından ve hiçbir zararı olmadığından bahsedilen bu sistemle ilgili bildikleriniz nelerdir? bu sıralar lpg düşünürken
eğer aslı varsa bu daha mantıklı ortalama 250 tl montajı tutuyor, sonrasında her 2500-3000 km giden bir karışımı (20-30tl) özel haznesine döküyoruz bu kadar... düşük devirlerde ekstra performans verdiğini ve motor sesinin azaldığını söyleyenler var.
bir kaç link
http://www.mercanotomotiv.com/index.htmlhttp://www.boryakit.com.tr/bu da geleceğin yakıtının hidrojen olduğunu söyleyen bir türk bilim adamı hakkında bilgi ve röportajı
Nejat Veziroglu Kimdir?
Nejat VEZIROGLU Kimdir? Nejat Vezirogluj / Prof. Dr. (d. 24 Ocak 1924, Istanbul-Uskudar) Ilkokul egitimini Izmir Karsiyaka’da Cumhuriyet Ilkokulu’nda, orta egitimini Karsiyaka Ortaokulu’nda, ve lise egitimini Istanbul Aksaray Pertevniyal Lisesi’nde (birincilikle) yapmistir. Veziroglu, Istanbul Teknik Universitesi’nde birbucuk yil okuduktan sonra, Devlet Imtihanini kazanmis ve universite ogrenimini tamamlamak uzere 1943’te Ingiltere’ye gitmistir: Orada Londra Universitesi Imperial College’in City and Guilds College kismindan 1946’da Makine Muhendisligi dalinda A.C.G.I. Diplomasini ve Londra Universitesi B.S. Derecesini, 1947’de Imperial College Ust Bilgiler B.I.C. Diplomasini, 1951’de Isi Transferi dalinda Londra Universitesi Doktora Derecesini almistir. Dr. Veziroglu, 1962 yilinda Miami Universitesi’nden gelen Associate Profesorluk teklifini kabul etmistir...
Bir roportajdan: Ben burada Istanbul Teknik Universitesi’nde 1.5 yil okudum; 1941’den 1943’e kadar. 1943’de Ikinci Dunya Savasi sirasinda Ingiltere’ye gittim. Londra’da Imperial College’de okudum ve Makine Bolumu’nden 1946’da A.C.G.I ve B.Sc. derecelerini aldim. 1947’de Imperial College’den master muadili olan D.I.C. diplomasini, ve 1951’de Londra Universitesi’nden isi transferi uzerine doktora derecesi aldim. Askerligimi yapip, devlet ve ozel sektorde calistiktan sonra, 1962 yilinda Miami Universitesi’ne ogretim uyesi olarak girdim. Ilk arastirma projem Mars’a gidecek roketin nukleer-hidrojen motorundaki titresimlerin sebebini bulmak ve gidermekti. O zaman Amerikan Uzay Idaresi Mars’a seyahat planlari yapmaya baslamisti. Oraya gidecek roketin nukleer enerji ile islemesi lazim. Cunku roket dort ayda Mars’a gidecek, astronotlar dort ay Mars’ta calisacak, ve bu zaman icinde Mars yine Dunya’ya yaklasiyor. Yorungeler oyle ki, birbirlerine yakinken dort ayda gidilebiliyor, yorungeler uzakken belki 8 ayda 10 ayda gidilebilecek. Seyahatin baslamasi ile bitmesi bir yil suruyor, ve bu kadar uzun zaman icin nukleer enerji sart. Tepkiyi saglamak icin, sivi hidrojen, nukleer reaktorun isisindan yararlanarak kayniyor, super buhar oluyor ve tepki yaratmak icin buyuk bir hizla roketin egzosundan atiliyor. Iste hidrojenin bu kaynamasi sirasinda titresimler olusuyor. Biz bes sene suren arastirmalar yaptik ve sebebini bulduk. Bunu gidermek icin ne yapmak gerektigini de bulduk. Ayni zamanda hidrojenin uzun seyahatler icin iyi bir yakit oldugunu ogrendim. 1967den sonra, “sehirlerde hava kirliligini gidermek icin nasil bir yakit kullanabiliriz?” sorusu uzerinde bes yil arastirma yaptik. Hava kirliligi bir cok hastaliklara neden oluyor. Los Angeles, Chicago, New York, Londra, Istanbul ve Tokyo gibi buyuk sehirlerde insanlara cok zararlar veriyor. Benzin yerine alternatif yakitlari arastirdik; etil alkol, metil alkol, amonyak, hidrojen, ve gorduk ki, en temiz yakit, cevreye hic zarar vermeyen yakit: Hidrojen. Bu arastirma da bes sene surdu. 1967’den 1972’ye kadar. 1973’de enerji krizi basladi. Yani Ortadogu memleketleri diger memleketlere, bilhassa endustriyel memleketlere petrol ihracatini durdurdular. Petrol istasyonlarinda buyuk kuyruklar olustu, fabrikalar durdu. Sehirlerde trafik durdu. Mesela, ben Tokyo’ya gitmistim o zaman. Daha evvel de Tokyo’da bulunmustum ve trafigin meydana getirdigi hava kirliliginden dolayi Tokyo sehrinden Fujiyama Dagi gozukmuyordu. Halbuki, bu petrol krizi sirasinda petrol yok otomobillerin 90%’i calismiyor. Hava temiz, tertemiz. Tokyo’nun ortasindan Fujiyama Dagi’ni gorebiliyorsunuz. 1973’te enerji krizi baslayinca ben de Miami Universitesi’nde Temiz Enerji Arastirma Enstitusu’nu kurdum. Yeni enerji kaynaklari arayacagiz, cunku anlasildi ki, petrol tukenecek, komur tukenecek, dogal gaz tukenecek Enstitunun adinin basina Temiz Enerji koydum; cunku, fosil yakitlarin cevreye verdigi zararlari, sehirlere, insana verdigi zararlari biliyorum. Temiz Enerji kaynaklari bulmamiz gerekti. Gunes, ruzgar, su, nukleer enerji, jeotermal enerji, hic biri petrol gibi dogal gaz gibi kullanisli degil. Hic birini otomobile koyup, otomobili suremezsin. Hicbirisini ucaga koyup, ucagi ucuramazsin. Dusundum; eger biz bu yeni enerji kaynaklarindan hidrojen uretirsek problemi cozeriz. Cunku hidrojenin en temiz, en randimanli yakit oldugunu, seyahatler icin en iyi arac yakiti oldugunu biliyordum. “Biz hidrojen uretecegiz” dedim ve bunun adini “Hidrojen Ekonomisi” koydum. Cunku enerji ekonominin lokomotifidir. Fabrikalari isletmek icin, araclari gerecleri isletmek icin enerji lazim. Washington’a, A.B.D AR-GE vakfina gittim. Bir konferans organize edip, Hidrojen Ekonomisi fikrini yaymak istiyorum, fikri ortaya atinca, bakalim reaksiyon ne olacak dedim? 70.000 USD verdiler. Bir sene sonra, 18 Mart 1974’de Hidrojen Ekonomisi Miami Enerji Konferansi’ni actik. Ingilizcesi; “The Hydrogen Economy Miami Energy” Conference. Kisa adi da THEME Konferansi. Orada konferans acilisinda, bu fikri ortaya attim. Cay molasi verdik, indim kursuden, muhtelif memleketlerden on kisi yanima geldi; dediler ki:” Dr. Veziroglu, biz de ayni fikirdeyiz, bir dernek kuralim”. O gece konferansin oldugu Miami Beach’teki Playboy Plaza Hotel’de toplandik. On kisi bir de ben onbir kisi. O gece, 18 Mart 1974 gecesi, toplanan 11 kisiden bazilari diyor ki, bir dernek kuralim ama birkac sene bekleyelim, belki fosil yakitlarin tukenmelerinin ve cevreye verdikleri zararlarin cozumu icin daha iyi bir fikir ortaya atilir. Daha iyi bir fikir ortaya atilabilir; bir iki sene bekleyelim. Daha iyi bir fikir ortaya cikmazsa, ondan sonra bir dernek kuralim. Venezuela’dan Dr. Anibal Martinez diyor ki, derhal kuralim dernegi. Simdi, Anibal Martinez bir petrol muhendisi ve OPEC’in kurucularindan. Biliyorsunuz, Venezuela OPEC’in kurucu memleketlerinden birisi ve OPEC kurulurken Venezuela’yi Dr. Anibal Martinez temsil etmis. Petrolcu, petrol muhendisi, OPEC’in kurucusu, simdi diyor ki: “Bu dernegi derhal kuralim!”. Biz, yani diger on kisi, suphelenmeye basladik; dedik ki “Acaba bu adam besinci kol mu?” Halbuki adam hakikati biliyormus. Petrolun ne kadar kotu oldugunu biliyor, israr ediyor. Onun fikri galip geldi, dernek kuruldu, beni baskan sectiler; hala baskanim. Bir dergi cikarmaya basladik. Ilk once, yilda 4 tane bastik, uc yil sonra 6, ondan uc yil sonra 12, iki yildir da 15 sayi cikariyoruz. Cunku hidrojene ilgi artti. Fikri yaymak icin iki yilda bir kongreler yapmaya basladik, Dunya Hidrojen Enerjisi Kongreleri... Universitelerde, firmalarda AR-GE calismalari basladi. Otomobil, otobus sirketleri, elektrik santrali ureten sirketler hidrojen enerjisi AR-GE calismasina basladilar. Fakat petrol sirketleri hep bu isin aleyhinde. Milletlerarasi Hidrojen Enerjisi Dernegi’ni kurduktan sonra petrol sirketleri bize karsi cikti. Hidrojenden korkmaya basladilar. Bize, bu onbir kisiye “hidrojen romantikleri” adini taktilar. “Bunlar ruya goruyor, olacak is degil” dediler ve hidrojeni kotulemek icin Shell, British Petrol, Exxon, Mobil gibi butun buyuk petrol sirketlerinin aralarinda bulundugu buyuk bir konsorsiyum kurdular. Maksatlari, petrolun, dogal gazin, komurun iyi oldugunu, temiz oldugunu ispat etmekti. Bu konsorsiyum yedi sene evveline, yani 1998’e kadar calisiyordu. Onlara gore, mesela, sehirlerdeki hava kirlenmesi egsozlardan cikan gazlardan dolayi degildir. Uzaklarda infilak eden yanardaglarin havaya saldigi zehirli gazlar ve tozlar sehirlere dusuyormus atmosferden, oymus sebep! Raporlarindan bu cikti. Ondan sonra, “Dunya isisinin artmasi, iklim degisikliklerinin sebebi karbondioksit degildir” dediler. “Tarlalarda gevis getiren ineklerdir!” diye raporlar cikti universite profesorlerinin imzalariyla. Simdi ben dusunuyorum, petrol sirketlerini nasil kendi tarafimiza cekeriz diye. 1998’de Buenos Aires’de 12. Dunya Hidrojen Enerjisi Kongresi olacakti. 1997’de buyuk petrol sirketlerine, bu konsorsiyum uyelerine birer mektup yazdim. “1998’de Buenos Aires’de 12. Dunya Hidrojen Enerjisi Kongresi’ni yapacagiz. Bir oturumu petrole ayiriyoruz. Lutfen gelin, bize petrol tukendiginde ne satacaginizi soyleyin.” Buna cok kizdilar, hic birisi cevap vermedi. Fakat Shell sirketi 15 muhendis gonderdi kongreye. Kongreden iki ay sonra, Agustos 1998’de Shell konsorsiyumdan ayrildi. Shell’de uc bolum vardir; petrol arama, petrol cikarma, petrol tasima. Simdi dorduncu olarak hidrojen bolumu de var. Shell’den sonra British Petrol de ayrildi, ve butun konsorsiyum dagildi. Simdi butun petrol sirketleri, bizim Turkiye Petrolleri Anonim Ortakligi dahil, hidrojen sirketi olmak pesinde, yani petrol tukenince hidrojen satmaya hazirlaniyorlar. Bir cogu hidrojen dolum istasyonu kurdu ve simdi 150’den fazla dolum istasyonu var dunyada. Hep petrol sirketleri kuruyor hidrojen dolum istasyonlarini, hidrojen satmaya hazirlaniyorlar.
Giriş
Kayıt
SSS
Ara
bak hem tüplü ve dizellerede oluyormuş 